UYUMSUZ(A) NOTLAR

Alice’e Veda: Sevmek, Benimsemek ve Ayrılık Üzerine

Aslında hayatta pek çok denk geliş yaşarız. Ve ancak bunlardan çok azı bize bambaşka dünyaların kapılarını aralar. Çok azı ruhumuzu iyileştirir. Ve de çok azı bizi daha iyi bir versiyonumuz yapar. Pek azına dikkatimizi tam anlamıyla veririz. Varlığına minnet duyarız. Çok daha azıyla farkında oluruz tarifsiz bir uyum ve huzur halinin. Özne ve nesne çok az bir olasılıkla birbiri için hem aksine hem de örtüşen bir özne ve nesne olur. Böyle anların da çok azının değerini hissederiz içimizde. Sona gelindiğinde, bitti ama dolu dolu yaşadım deme şansını pek az yakalarız. Öyle bir şanstır bu işte.

Ve böyle bir denk gelişe hiç veda etmek istemez insan. Şükür ve kabullenme arasındaki dengeyi kurmak zor olsa da, vedaların önüne geçilemeyeceğini bilir sessizce. Yine de yankılansın ister evrende bu denk gelişe teşekkürü. Ve işte bu da benim kara prensesime vedam ve teşekkürüm olsun.

Yaşamların Kesişmesi

Seninle bundan 8 yıl önce bir 21 Aralık akşamı Bahçeli 3.Cadde’de karşılaştık. O buz kesmiş havada, bir yerlerden bulduğun bir soda şişesi kapağıyla sanki dünyanın en ilginç, en eğlenceli, en dikkate değer oyuncağıymışçasına oynuyordun. Kardeşimle birbirimize baktık. Hiç aklımızda yokken, üstelik evde tek başına tüm seçiciliğiyle kendinden sonra gelenleri evden tek tek göndermeye alışkın oğlumuza rağmen, hayatımıza gireceğini o an ikimiz de anlamıştık. Kendinden mutlu haline aşık olmuştuk çünkü. Daha önce hiç kendinden mutlu bir can görmediğimizdendi belli ki bu ilk görüşte aşk. Denk gelişti bizimkisi, daha o zaman anlamıştık Alice, bunu hep anlattım sana. Civardaki esnaf ara sıra besliyormuş seni. Onlardan evden atılma bir can olduğunu öğrendik. Öyle narindin ki, böyle bir hayal kırıklığının ardından, acımasız sokak şartlarıyla nasıl başa çıkabildiğine yıllarca şaşırdık. Köpeklerden korkup ağaca çıktığında saatlerce inemediğini ertesi gün elimde bir taşıma kutusuyla gelip seni eve götürmek istediğimde deneyimledim. Sonrasında evin güvenine alıştığın halde sokaktan duyduğun her köpek havlamasından korkup bir yerlere saklanman yıllarca sürdü. Saatlerce beklemiştim senin gelmeni. Geldiğindeki o boncuk boncuk bakışlarını, sonrasında her zaman yaptığın gibi, istemesen de tatlı bir mızırdanışla denileni yapmanı, kutuya girip benimle gelişini izledim.

Zor şartlarda kendi harikalar diyarını yaratan bu meraklı kızın adı Alice olmalıydı. Karşılaştığımız ilk günden itibaren adın Alice oldu, öyle yakıştı adın sana. Doktor kontrolün yapılırken 2 yaşlarında olduğun söylendi. Doğum gününü de seni bulduğumuz 21 Aralık olarak kaydettik. Hikayen hakkında çok bir şey bilmiyorduk. Zorluklar yaşamana rağmen sevecenliğinden hiçbir şey kaybetmediğini hemen öğrenmiştik. En uzun gecede, gece gibi siyah kızımızın hayatımızı sımsıcak bir güneş gibi ısıtacağını ise henüz bilmiyorduk.

Benimse(n)mek

Usul usul sokuldun, hiç anlamadık ne zaman bizden biri, ailemizin bir üyesi olduğunu. Sanki zaten hep birlikteydik. Hiç yabancılamadın evimizi de bizi de; daha ilk gün, kısırlaştırma operasyonunun ardından eve geldiğinde altında bebek bezine benzemiş bandajınla keşfe çıktın. Dolapların üstüne zıpladın, kapalı kapıların ardına girip çıktın. Abinin kimselere vermediği pencere önü yatağına bir çırpıda kuruldun, hayatlarımıza kuruluverdiğin gibi. Muktedir olmak gibi bir kaygın olmadı. Sen tabandan gelen devrime inanıyordun anlaşılan. Başarılı da oldun. Alan kavgasındaki inceliklerin, o dingin ve umutlu sabrın, gönüllerin de iktidarın da nasıl çalınıverdiğini özetler nitelikteydi. Sessiz ve derinden, tüm tahtlara oturdun. Kendi türünden kimseyle geçinemeyen abinin bile. Hem de ona onurlu çıkış vermeyi unutmadan. Biz seni öylece hayran hayran izledik Alice, her hareketin sanki tam da öyle olmalıymış gibiydi, sorgulamaya geçit vermeyen türden.

Sevgi ve Emek

Zor bir günün ardından eve geldiğimizde, sana seslenişimiz ve senin verdiğin karşılıkla emin ol, hep çok daha iyi olduk. Sana her Alice diye seslenişimde içimdeki insan yan bir parça daha büyüdü, biliyorum. Ve senin o kendinden mutlu halin bizi de mutlu etti. Mutlu olmaktan korkmamayı öğrendim senden. Sevmekten korkmamayı da. Çok sevdik seni, seni tanıyan herkes şaşırtıcı şekilde sevdi seni. Kedi sevmeyen misafirler, çocuklar, bebekler, veterinerler, istisnasız herkes. Ailenden görüp benimsediğin herkesin yüzünü o günün en önemli işiymişçesine özenle yalaman, teklifsizce kucağımıza atlayıvermen, yumuşacık bedeninle bize sarılman kalplerimize çok iyi geldi. Boncuk bakışlarından savurduğun sevgi ve minnetle, yumuş partilerinde sakladığın peri tozuyla hayran bıraktın herkesi kendine. Çok sevdik seni Alice.

Sen hepimize bir şeyler kattın zaten. Abine dövüşmeyi öğrettin. Sokakta hayatın zor olduğunu, evinin değerini bilmeyi de. Bu sırada bizlere de minnet duygusunun önemini bellettin çaktırmadan. Geçen yıl evimize gelen küçük kardeşlerine temizlenmeyi, evin kurallarını, dövüş taktiklerini ve oyun numaralarını öğrettin; anne şefkatiyle sarmaladın onları. Evimize gelen en hayvan sevmezlere bile bir canın insana ne kadar iyi geldiğini, hiç olmazsa hayvanların bir can olduğunu öğrettin. Bebeklere, çocuklara karşı bir kedinin nasıl koruyucu olduğunu da Alice’im, hepsini..

Ev sana iyi geldi, sen tam bir ev kedisiydin. Evde olmanın minnetini her gün gösterdin bize. Geldiğin hafta kar yağmıştı. Balkonda biriken karlara abinin patilerini değdirirdik her kış, sana da aynısını yapmak istediğimde balkon kapısından eve doğru kaçışın bana ders oldu, sen sokaktan çok yorulmuştun, seni bırakmamızdan, belki de dışarı atmamızdan korkuyordun. Kedilerin hafızası da sosyal belleği de güçlüydü anlaşılan. Ama biz terk etmek için almamıştık seni, bir eğlence aracı ya da stres topu olarak görenlerden değildik canları. Kendi doğana, bireyselliğine hep saygı duyarak hiç bırakmadık seni, sen melek olup uçana dek her şartta hep birlikte olduk.

Korku ve Çaresizlik

10 yaşındaydın ve seninle geçireceğimiz daha yıllarımız olduğuna çok inanmıştım Alice. Hastalandığın ilk gün, her veterinere koştuğumuzda tedavi gördüğünde olduğu gibi yine iyi olacağına inandım. Ama çok değil, hemen ertesi gün, ilk kez seni uğurlayacağımız fikri belirdi kafamda. O ana dek, hiç bu kadar hızlı dönmemişti inanç ve umudum endişe ve korkuya. Hiç bu kadar erken bir ayrılık beklemiyordum. Ayrılık fikrine kendimi alıştırmak zorunda olduğumu sadece birkaç saat içinde anlamam gerektiğini şimdi dönüp hatırladığımda anlıyorum. Hiç ummadığım bir anda geldi bu ani hastalık. Öyle çabuk oldu ki, hangi duyguyu yaşadığımı bilemedim. Umutla korku birbirine karıştı ve korkum da sadece saatler sürebildi, daha fazla değil. Çünkü artık anlamıştım, gidiyordun ve elimden hiç bir şey gelmiyordu. Korkunun yerini çaresizlik alıverdi çabucak. Çaresizce yanında seni layıkıyla uğurlamak için güçlü olmaya çalıştım sonra. Bu ruh hali bana çok şey öğretti kızım, ben artık bir kez daha dönüştüm böylece seninle. Giderken bile bir şeyler öğrettin bize, hala öğretmektesin Alice.

Kayıp

Seni uğurladık. Eve giriyorum. Artık dört kedim yok. Ama öyle geliyor ki, 4’ten 1 eksik değiller artık, hepsi eksildi sanki, hepsi üzgün ve ışıltısız. Alice diye seslendiğimde cevap alamıyorum. Yaş mama zamanı şenlik olmuyor artık evde; tüm o şamatayı, karnaval havasını sen yapıyormuşsun. Parmak hesabıyla anlatılmıyor yokluğun. Her canın değeri farklı, kendine has ne demek, biliyordum ama idrak etmemişim bu ana dek meğer. İçimdeki burukluk, göğsümdeki ağrı henüz geçmedi; yas süreci bittiğinde bile kalbimden kopan bir parça ayrı bir yerde kalacak, buna eminim. Hiçbir şeyin değer görmediği, küçücük çocukların canlı yayınlarda bombalandığı, sokak hayvanlarının katledildiği berbat bir dünyada, bir kediye veda olur mu diyenlere, tam da bunun için olur diyorum Alice. İnsana insanlığını, şefkati ve merhameti, vicdanı, çıkarsız sevgiyi hatırlatan her şeyin fazlasıyla anılmayı hak ettiğine inanıyorum. Sen de öyleydin güzel kızçem, iyi ki girdin hayatımıza, iyi ki tanıdık seni, iyi ki denk geldik.

Teşekkür

Bir canı çok sevmek insanın hayatına ne katarsa fazlasıyla kattın bize. Sana giderken de teşekkür etme fırsatım oldu. Gözyaşları içinde boğazım düğüm düğümken artık bilincini yitirsen de anladın beni değil mi? Sana teşekkür ederim Alice. Bizi bulduğun için, seni bulduğumuz için; tatsız tuzsuzlaşan, yersiz yurtsuzlaşan, silikleşip donuklaşan hayatta insana dair en güzel şeyleri, insan olmadan üstelik, bize hatırlattığın için. Yaşamlarımızı zenginleştirdiğin için, sevmenin en güzel hallerini, o çıkarsız o en saf haliyle kalbimizin en derinliklerine mühürlediğin için. Sana her baktığımızda mutsuz, karamsar, umutsuz, bezgin hallerimizi gözlerindeki yaşam ışıltısıyla, kalbindeki sevgiyle büyülü şekilde dağıtıp dönüştürüverdiğin için. İyi ki hayatımıza girdin Alice, iyi ki bizim kızımız oldun.

Seninle tanışanların, azıcık da olsa vakit geçiren kalbi açık insanların tamamı, onlarca insan, bu hayattan ayrıldığın için her biri gözyaşı döktü ardından. Biliyor musun, kaybının bu hayatta bir boşluk yaratması, insanların bile çoğuna nasip olmaz. Yumuşacık patilerinle dokunduğun, sıcacık bal gözlerinle baktığın herkesin yüreğine artık insanlar arasında nadir rastlanan şefkat, merhamet ve sevgi tohumlarından bırakmışsın. Gidişinle bir kez daha anladım bunu.

Bu dünyadan ayrılman, bana daha önce yaşamadığım bir duyguyu daha öğretiyor. Hayatımdaki varlığın da öyle olmuştu zira.

Veda

Benim güzel kızım, 

Hayatımıza girişin gibi, hayatımızdan ayrılışında çok ani oldu. Yokluğuna alışamayacağız, sadece kabulleneceğiz. Sana dokunan herkesin hayatında bir boşluk bırakıp gittin. Şimdi harikalar diyarındasın. Seni o çok sevdiğin, yemelere doyamadığın yaş mama konservelerinden yapılmış bir şatoda hayal ediyoruz. Seni tanımadan önce çıkmayı bilip bir türlü inemediğin ağaçların altında, izlemeyi çok sevdiğin sığırcıklar ve serçeler arasında. Yaşamdan tat almayı iyi bildiğini gösteren şekilde o yumuşacık kedi yatağına hep yaptığın gibi özenle yerleştiğini de, o hep kendinden mutlu oluş halinle. Bir gün mutlaka yine kavuşacağımıza inanarak.

Kara prensesim, boncuk kızım, kızçem; bir Yelda ile geldin, bir dolunayla gittin ve biz seni çok sevmeye devam edeceğiz.

-Annen

2 Yorum

  • Selin

    Harika bir yazı. Hiç bekelemedğim bir anda tam da yine kedimi kaybetme korkusu yaşadığım uykusuz bir gecede çıktı karşıma. Dupduru sevginizin içime doğru aktığını hissettim. Alice’yi tanımış, başını okşamış gibi hissettim. Sona doğru gözyaşlarımdan okuyamaz oldum. Sonsuza kadar sürmesini dilediğim bir rüyadan uyanma korkusu tüm yaşanan güzel anılara baskın gelirken ferahladım biraz da olsa. Sevgi ne güzel şey. Hele de aynısını yaşamış biriyle karşılaşmak…

    • deliliksozlesmesi

      Bu güzel yorum için içten teşekkürler. Alice’imi uğurlayalı 8 ay oldu ve hala aynı duygularla seviyorum onu, çok özlüyorum. Sevgi hiç eksilmeyen bir şeymiş meğer, gözden uzak olan gönülden uzak olmuyormuş. Bu duygu için her şeyi göze almaya değer; kaybetmeyi bile. Umuyorum ki kedinizle nice uzun ve mutlu günler sizi bekliyordur; yine de ayrılma vakti gelirse sevgisinin hep sizinle kalacağından ve yaşanmış her anın sizinle olacağından emin olun isterim. çok sevgilerimle

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir