ŞEMA ÖYKÜLERİ
Erken yaşlardan itibaren psikolojiyle hep ilgiliydim. ‘Bu alana ilgisi olanlar duygusal istismara açık yetiştirilmiş ve insan dünyasını anlamlandırma telaşında olanlardır’ genellemesine uygun olarak, yaraları görerek ve yarayla barışık yaşama peşine düşerek kendime bir anlam dünyası kurgulamaya çalıştım. Karşılaştığım her ekolü ve metodu kendi psişik dünyamı olduğu kadar etrafımı algılayabilmek için alanda uzman mentörlere danışarak kullandım. Elbette her yöntemin kendine uygun yeri ve zamanı olduğu kadar değeri de var. Ancak psikanaliz bana ne kadar kaderci gelip umutsuzluk aşıladıysa, şema terapi de bir o kadar insanın iradesi dışında başına gelenleri ve değişmez görünen ben’ini şekillendirme açısından o kadar işlevsel geldi. Farkında bile olmadan yaşama ve yaşamıma kattıklarımı anlayıp keşfetmeme olduğu kadar, insanların anlam veremediğim davranışlarına bir neden bulmama da yardımcı oldu. Bu sadece kişisel ve duygusal yorumum, çünkü bu alanın uzmanı değilim. Ama yine de anlatacak hikayelerim var.
Şema Öyküleri, birbirinin içine geçmiş şemaların benliğe ve hayata yansımalarının hem sınırlayıcı ve uyum bozucu etkilerine hem de insanın mantık ve matematik hesabından öte başka bir kimyayla davranıp farkında olmaksızın hayatın tek düzeliğini afallatmasına yer veriyor.
Uyum Bozucu Şemalarımız-Bazen hiç beklemediğimiz bir anda agresifleşiriz ya da parkta annesini kaybetmiş küçük bir çocuk gibi terk edilmiş hissederiz kendimizi. Mantık süzgecinden asla onay almayacak ilişkilerimiz olur, nasıl ve neden başladığını bile anlamadan hüsranla biten. Başkaları yanılıyordur işte bizi bir türlü anlamıyorlardır. Ne yapsak başarılı ve tatminkar hissedemeyiz bazen kendimizi. Hayatın üstesinden gelemeyecek kadar zayıf ve aptal hissettiğimiz anlarımız da olur. Kimimiz denetimsizce haz arar, kimimiz de onay. Yetişkin gibi davranamadığımız davranışlarımızın ardında yatan uyum bozucu şemalarımız gün gelir kemikleşip güçlü kişilik örüntülerimiz olup, hayatımıza yön verir.
Şemalar, hayatı anlamlandırmak için kullandığımız bilgi kalıplarımızdır. Bebeklikten itibaren dış dünyadan aldığımız bilgileri kategorize edip işleyebilmek için şemalara ihtiyaç duyarız. Zamanla bu kategorilere yeni deneyimler ekler ve yeni şeyler öğreniriz.
Şemaların bir kısmı kendimize ilişkin, biz kısmı da diğer insanlarla ilgili duygu, düşünce, inanç ve bedensel duyguları içerir. Hayata ve kendimize baktığımız bu filtreler, bazen hayatımızı kolaylaştıracağına uyumumuzu bozan ve bizi zora sokan kökleşmiş inançlara dönüşür. Uyum bozucu şemalar öyle köklü ve yerleşik olurlar ki, hayatımızı zora sokan bu bakış açılarını değiştirmek aklımızdan bile geçmez. Çünkü sanki biz hep öyleyizdir ve bu olduğumuz halimiz de çok doğaldır bize göre. İşte bu yüzden de uyum bozucu şemalar fark edildiğinde önce illaki güçlü bir direnç gösterilir. Oysa çocukluk döneminde hayatta kalabilmek için birer savunma mekanizması olarak kullandığımız bu filtreler artık yetişkin hayatımızın tüm insicamını bozmaya yetiyordur.
Bilişsel davranışçı ekolden gelişen Şema Terapi’ye ve uyum bozucu şemalara bir göz atmak isterseniz Jeffrey Young’ın ‘Hayatı Yeniden Keşfedin’ kitabından derli toplu bilgilere ulaşabilirsiniz.
1-Terk Edilme Şeması
2- Duygusal Yoksunluk Şeması
3-Yüksek Standartlar Şeması
4-Haklılık Şeması
5- Başarısızlık Şeması
6- Sosyal İzolasyon Şeması
7- Bağımlılık Şeması
8-Kuşkuculuk Şeması
9-Kusurluluk Şeması
10-Boyun Eğicilik Şeması
11-Dayanıksızlık Şeması
12-Kendini Feda Şeması
13- Onay Arayıcılık Şeması
14- Reddetme Şeması
15- Cezalandırıcılık Şeması
16- Yetersiz Özdenetim Şeması
17- Karamsarlık Şeması
18-Duyguları Bastırma Şeması
-
Öfkem Dertop Oldu
Yine başladın kendi kendine söylenmeye. Başkasına söyleyecek sözü olmayanın sözü kendine döner ya; sözü de, öfkesi de. Seninki de o hesap. Neler geçiyor yine aklından kim bilir. Hepsi kendine dair. Kendiliğinle ilgili. Düşündükçe…
-
Ayaklarının Ucuna Basa Basa
‘Herkesin hayatını bir cümleye sığdıracağı bir tema vardır ve fakat bilmez çokları bunu’ dedi. Yağmurlu hava fonunda izbe bir balıkçı barınağına daha çok yakışıyor gibiydi alçak ses tonu, ağır çekim tavırları. Hakkını yemeyeyim,…
-
Dünya Tekinsiz Bir Yer
Dünya tekinsiz bir yer. Böyle yazıyordu elinde saatlerdir tuttuğu eski bir kitapta. Kargacık burgacık iliştirilmişti işte kendi el yazısıyla, kitabın on üçüncü sayfasına. Seneler sonra gittiği aile evinde o hiç sevmediği, boğucu oturma…
-
Oyuncak Hikayesi
Bugün, alıştığım bir düzende geçip giderken çok eskilerden kalan, unuttuğum bir mektubun elime tesadüfen geçivermesi beni bambaşka yerlere götürdü. Ne bir eksik, ne bir fazla, bundan tam on yıl önce bana gönderdiğin bir…