nepalde hayat
BEYNEL MİLEL

NEPAL (Spoiler ve Öznel Duruş İçerir)-2

nepal paşapatuna
Paşupatina tapınağının bahçesi

Hangisi konfor, hangisi sıradan hayat rutini?

Buddha’nın doğum gününde, doğum yeri olan Lumbini’de olmayı planlasam da, Nepal için çok önemli bu günde Katmandu’ya dönmüştüm. Chitwan’daki kampın uzaması ve meditasyon eğitimi için grup açılış tarihini denk getirme çabalarım sonucu planlarımda epey kaymalar yaşandı. Buna Nepal’de bir şehirden diğerine gidişin hiç de kolay olmaması etkeni de eklenmişti aslında. Sınıf ayrımına karşı olmanız ya da egzotik deneyimler yaşamak istemeniz yahut başka herhangi bir sebeple; turist otobüsleri yerine yerel halkın bindiği otobüsleri tercih ettiğinizde, ki ben de ‘yerel halk nasıl yaşıyor, onu göreyim bi ben’ diyerek yerel otobüsleri Pokhara-Katmandu hattı dışında ısrarla kullananlardandım, Nepal’in kırsalını da görme şansı elde ediyorsunuz. Bazı bedeller ödeyerek tabi. Nepal, size önemsiz birer rutin olarak gördüğünüz konforlarınızı hatırlatabilecek  bir ülke. Hadi başlayalım:

‘Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm; bir de dönüp arkama baktım ki bir arpa boyu yol gitmişim.’ Bu saçma sapan masal sözlerine çok kızardım küçükken. Onyıllaar sonra o arpanın ne demek olduğunu metaforik olmayan şekliyle anladım. Siz hiç 100 km’lik yolu motorlu bir taşıtla 7 saatte aldınız mı? Başkent Katmandu’dan diğer şehirlere uzanan tüm yollar virajlı dağ ve vadi geçitlerinden oluşuyor.  Muson yağmurlarının başladığı bahar ayları itibarıyla toprak kaymaları ve ölümlü kazalar öyle yoğun ki. Çünkü insan hayatının değersiz sayıldığı onlarca ülkeden biri olan Nepal’de de trafik kuralları delinmek için var. Ya da kurallara uyulabilecek bir platform- basit bir yol mesela- yok. 1940’lardan kaldığını düşündüğüm yolcu otobüsü, her virajı aldığında benim yüreğim ağzımda, Nepallilerinse kulağı otobüste son ses açılan müziğin ritminde.

Öncelikle normal şartlarda aracımla ya da diğer toplu taşıma araçlarıyla bir kentten diğerine kolayca gitmem bir konformuş. Konforlu yaşamlarından çıkıp, ‘Allaam ne eylencelii, hadi mistik diyarlarda ilkel otobüslere binelim, negzel yaa heyecan oluyo’ diyerek yerel halka gaz vermenin hiç alemi yok. Egzotizm, bizatihi içinde yaşarken filmde ya da tatilde durduğu gibi durmuyor ki,  o insanlar bu durumu hayatları boyu (Nepal’de ortalama yaşam süresi 69 yıl) böyle yaşıyorlar. Karmalarının iyi olmasını bekleyerek. O halde Karma neydi? Bence Karma emekti,[1] çabaydı ve iradeydi.  

Yolculuk bahsi açılmışken, Nepal’de her yere tükürüldüğünü duymuşsunuzdur. Bu, Nepallinin şanından sayılıyor. Şöyle genizde ne var ne yok toparlayıp ekosisteme sunuveriyor insanlar en gürültülüsünden. İlk başta tuhaf ve iğrenç gelen bu duruma hiç alışamasam da,  en azından sosyopsikolojik gözlem malzemesine dönüştürerek bunun üstesinden gelebildim. Hangi tip insan bu işlemde daha başarılı, bu aktivite hangisinde tam üzerine oturuyor, hangisinde yapay ve komik duruyor gibi analizlerden bahsediyorum. (Puanlamada 1’den 10’a kadar 7 ve üzeri alanlar erkek, Hindu ve 70 kg üzeri olanlar. 3 ve altı ise Moğol asıllı çelimsiz çocuklar. Not: Bu puanlama, okkalı tükürmenin Nepal kültüründe erkeklik ve iktidar algısıyla ilişkilendirildiği kültürel gerçeklik referans alınarak yapılmıştır.) Sesli tükürme, toplu taşımada da geçerli. Otobüsün zemini mesela, ekosistemin bir parçası olarak görülüyor.

Aslında ben diğer bir konfordan bahsedecektim, otobüslerde yüksek sesli müziğin açılmaması bir konfordur. Bu öyle böyle değil, gürültü(müzik değil artık o) bittiğinde kulak zarımın hala yerinde olup olmadığından emin olamayacak kadar yüksek bir sesten bahsediyorum. Otobüsün ön camına iliştirilmiş bir ekranda Nepal pop müziği olduğunu öğrendiğim şarkıların video kliplerini herkes ağzı açık şekilde izliyor. Kliplerdeki pahalı giyimli Nepallilere, havuzlu villalara ya da lüks arabalara ülkedeki tüm az gidip uz gitme çabalarıma rağmen hiç rastlamadım. Sonradan öğrendim ki, bu klipler Hindistan’da çekiliyormuş. Nepal’in ekonomik olarak bağımlı olduğu ve her Nepallinin ilk hayalini süsleyen ülke Hindistan’da.  (Daha ileri hayaller için Bkz: Batı dünyasına nasıl kapak atılır.)

nepal tapınaklar

Yumuşak yatak başta gelen konforlarımdanmış onu da unutmadan ekleyeyim listeye. Katmandu’daki ilk 5 gün insomnia olmamın sebebi, alışamadığım kirli havadan çok uyumamın önündeki en büyük engel olan sert şiltelerdi. Ne Katmandu’daki  hostellerde (budget bir gezgin olduğumu göz önünde bulundurun), ne de bir süre ikamet ettiğim Hindu ailenin evinde yumuşak bir yatağın izine rastlamadım. Tahta olduğundan şüphelendiğim ama içini hiçbir zaman göremediğim sert, tanımlanamaz bir cisimde uzandım, uyuyamadım. Uykusuzluk ve yorgunluktan bitkin düştüğümde Pokhara’da yumuşak yataklı bir otel odasına, Nepal şartlarında insanın içini acıtacak 20 doları bayıla bayıla verdim. Yumuşak yataklarımız konforumuzdur.

Eşya konusu konforun çeşitli şekilde yorumlanmaya açık olan maddelerinden. Hayatımızı kolaylaştıran çamaşır makinasının gerekli bir konfor olduğuna, Chitwan’daki doğa kampında giysilerimi bulaşık deterjanıyla bir leğenin içinde tulumbadan su çekerek yıkarken kanaat getirdim. Yıkanan çamaşırların Muson yağmurları altında iki ağacın arasına gerilmiş ipin üzerinde bir türlü kurumak bilmemesi de cabası. Ama koltuk takımının, bizdeki tabirle oturma grubunun ihtiyaç olmadığını söyleyebilirim. Nepalliler öyle az eşya ile yaşıyorlar ki, insan günlük hayatında aslında ihtiyaç duymadığı ne çok şeye para verdiğini düşünüp bazen gerçekten hayret ediyor. Kıyafetlere mesela. 40lt’lik sırt çantasına ne sığdırılıyorsa o kadarıyla idare edilebiliyormuş aylarca. Fazlası, adı üstünde, fazlalık.

Çok ve çeşitli yemek de eşya kategorisinde değerlendirilebilecek konfor versus ihtiyaç çatışmasından. Nepal’de güne sabah 4-5 civarı başlanılıyor. Bisküvi ve çayla yapılan kahvaltının ardından Hindular tanrılarına mum yakıp dua ediyor. Her evin dekorasyonunda ‘olmazsa olmaz’ tek şey, çiçeklerle süslenmiş bir sunak. Ateist Budistler ise (bir tanrıya inanmadıkları için ateist) mantralar eşliğinde meditasyon yapıyorlar. Yoga ve yürüyüş çok yaygın. Sabah güne 4’te başlamanın harika bir deneyim olduğunu eklemeliyim. Gün doğmadan, henüz her yer karanlıkken herkes dışarıda. Ya yogaya gidiyorlar işlerine gitmeden önce, ya da mutlaka uzun ve ritmik bir yürüyüş yapıyorlar. Saat 10’da öğle yemeği zamanı. Ortalama bir Nepallinin her gün bıkmadan yediği yemek: Dal Bath. Bol zerdeçallı mercimek ve pirinç pilavı. Yanında bazen patates, bazen kabak ve illaki haşlanmış bir yeşillik eşliğinde. Akşam yemeğinde de aynısı var. Nepal’de iyi geceler saati 21:00.

Nepal’e gittiğim yıl Katmandu dünyanın en kirli 5 şehri arasına giriyordu. Egzoz filtresi hayatımızdaki bir diğer konfor, nitekim yoğun araç trafiği olan Katmandu’da hava kirliliği sağlığı ciddi anlamda tehdit ediyor. Katmandulular içlerini maske kullanarak rahatlatmaya çalışsa da, kullanılan maskelerin ne kadar işe yaradığı ve hijyenliği öyle sorgulanası ki,  turistler maske kullanmıyor. Hava kirliliği, günlük stresinizi artırmasının yanı sıra uyku düzeninizi de altüst ediyor. Kirlilik öyle yoğun ki, kentin biraz dışına çıktığınızda Katmandu’nun etrafını sarmış gaz ve toz bulutu çıplak gözle görülüp dehşete kapılanılası cinsten. Ve hava kirliliği öyle sinir bozucu ki, Katmandu’dan başka şehirlere yolculuk yaptığımda yeniden nefes aldığımı hissetmiş, tekrar Katmandu’ya dönerken ayaklarım geri geri gitmiş ve büyük bir hüzne kapılmıştım.  

Türkiye’de eleştiri oklarımdan bol bol nasip alan mahremiyet sınırı, diğer konforummuş. Nepal’deki kişisel alanın darlığı ve mahremiyet sorunsalı uyum sağlamayı reddettiğim konulardan biri oldu. Bu ülkedeki insanların mahremiyet algısı bizden epey farklı. Osho’gillerin Adnan Oktar’vari grup seks partilerinden bahsetmiyorum tabi. Günlük hayatta kişisel alanınıza fazla giriliyor, onu demek istiyorum. Bizde taciz kabul edilebilecek şeyler çok sıradan sayılıyor. Örneğin şehir içi ulaşımda kullanılan mini-buslarda inanılmaz bir sıkışıklık hakim. Öyle ki, bir Nepalli erkek Türkiye’de kendi görgüsüyle hareket etmeyegörsün, kesin o Nepallinin bindiği otobüsün kapıları kapatılır, polis gelmeden evvel otobüs ahalisi o adamı linç eder. ‘Abi, az kay da öte, abla bi oturuversin’ diyen, yağız Angara minibüsçüleri, size selam gönderdim Nepal’den.

Kadınlar ve erkekler en nazik tabirle dip dibe oturuyor. Eğer ara duraklardan birinde inmek isterseniz, şöyle biraz bacağını çekermiş gibi bile yapmaya tenezzül etmeyen erkeklere bağırıp benim gibi olay çıkarmak istemiyorsanız son durağa kadar beklemeniz, beden hürriyetiniz için en sağlıklısı olacaktır. Mahremiyet deyince, kırsal alanlarda tulumbanın başında yıkanıveren kadınlar ve anadan üryan çocuklar da bu ülkede sıradanlaşan karelerden olduğunu söyleyeyim. Buradan giysi ve örtünmenin sivilizasyonla ilişkisinin kısa tarihçesine geçecek değilim. Ama vücudun dokunulmazlığı temel insan haklarındandır ve kişisel alan hürriyeti bireyin varoluşuyla içkindir demekten de kendimi alamıyorum.

Kişisel alana özgürlük tanımayan Nepal kültüründen bahsetmişken, bir hayvan hakları aktivisti ve iki kedi annesi olarak Nepalli hayvanları anmazsam olmaz. Nepalli hayvan dostlarımızın hali tam anlamıyla içler acısı. Katmandu’nun merkezi Tamil’in ara sokaklarında bile keçi, tavuk ve kazlar özgürce dolaşıyor dolaşmasına ancak, bu tür hayvanların diğerlerine nazaran hallice durumlarındaki çıkar ilişkisinin altını çizmek istiyorum. Nepal’de parasal bir getirisi olan, yani etinden ve sütünden faydalanılan hayvanlar görece daha rahat bir ömür sürüyor.

Sokak hayvanlarının inanılmaz eziyete maruz kaldığı bir ülkenin vatandaşı olarak, Nepal’deki köpeklerin hepsini toplayıp Türkiye’ye getirmek istedim desem, ülkedeki hayvan haklarına dair bir imaj çizilir zihninizde sanırım. Ve tabi inekler. Hindu inanışındaki kutsal inek inancına binaen, Nepal’de ineklerin çok saygıdeğer hayvanlar olduğunu düşünürdüm. Konforlu bir hayat hayal etmiştim onlar için. Ama sütünün sağılmasının yasak olduğu, kesilmesinin de zinhar haram olduğu inekler, sokaklarda bir deri birkaç kemikten ibaret aç biilaç dolaşıyorlar.  Zavallı sokak köpekleri gibi, adeta kutsala duyulan nefretin birer timsali olarak kendi kendilerine ölümü bekliyorlar.   
NEPAL (Uyarı: Spoiler ve Öznel Duruş İçerir)-1

NEPAL (Uyarı: Spoiler ve Öznel Duruş İçerir)-3


[1] Cengiz Aytmatov- Selvi Boylum, Al Yazmalım.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir